Erdoğan, Altaylı'ya "Postalları Yalayan" Eleştirisinde Bulundu: Gerilim Tırmanıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci İsmail Saymaz'ın "Posta" gazetesindeki köşe yazısına verdiği yanıtta, gazeteci Mehmet Barlas ve yazar Ahmet Altan'ı hedef alarak, onları "postalları yalayıcı" olmakla suçladı.
Erdoğan, 11 Eylül 2023 tarihinde gerçekleştirdiği bir konuşmada, "Bu ülkeye hizmet eden insanlar var, bu ülkenin değerleri için mücadele eden insanlar var. Ama bu ülkenin düşmanları da var. Bu düşmanlar, bu ülkeye hainlik yapanlar, bu ülkenin değerlerini ayaklar altına alanlar, bu ülkenin çıkarlarını dış güçlere satanlar var. İşte bunlardan biri de, postalları yalayarak yaşayan Mehmet Barlas'tır." dedi.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Ahmet Altan'ı da "postalları yalayıcı" olmakla suçlayarak, "Ahmet Altan, bu ülkeye karşı hainlik yapanlardan biridir. O da postalları yalayarak yaşayanlardan biridir." ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın bu sözleri, Türkiye'de siyaset ve medya arasında yaşanan gerilimi daha da tırmandırdı.
"Postalları Yalamak" İbaresi ve Anlamı:
Erdoğan'ın kullandığı "postalları yalamak" ifadesi, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bir argo ifadedir. Bu ifade, bir kişinin başka bir kişiye veya bir güce karşı aşırı itaatkar ve yaltaklanıcı olduğunu ifade etmek için kullanılır.
Medya ve Siyaset Arasındaki Gerilim:
Son yıllarda Türkiye'de medya ve siyaset arasında yaşanan gerilim giderek artıyor. Hükümet, muhalif medyayı eleştirerek, onları "terörist" ve "vatan hainleri" olmakla suçluyor. Muhalif medya ise hükümeti eleştirerek, onu "diktatörlük" ve "özgürlük düşmanı" olmakla suçluyor.
Erdoğan'ın Eleştirileri ve Sonuçları:
Erdoğan'ın bu eleştirileri, Türkiye'de siyaset ve medya arasında yaşanan gerilimi daha da tırmandırdı. Bu eleştirilerin, gazetecilik özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir girişim olarak yorumlandığı söyleniyor.
Sonuç olarak, Erdoğan'ın "postalları yalayıcı" suçlamaları, Türkiye'de siyaset ve medya arasındaki gerilimi daha da tırmandırdı. Bu eleştirilerin, gazetecilik özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir girişim olarak yorumlandığı söyleniyor.